Sosyal Medya

Kürsü

Ufuk Ulutaş: Suriye’deki sivil kayıpları görünmez bir yabancı güce yoruluyor

Esed rejimi şimdiye kadar yüz binlerce Suriyeli sivilin hayatına kastetti. Kimyasal silah kullanımı, varil bombaları, sivil hedeflere yönelik hava saldırıları artık maalesef adiyattan hadiselere dönüştü.



Yazının Tamamı

Yedi senedir devam eden Suriye krizi ÅŸimdiye kadar yaklaşık bir milyon insanın hayatına mal oldu. Uzun bir süre önce BM’nin ilgili kurumları can kaybını saymayı bıraktı. Ä°nsan hakları gözlem evlerinin can kaybı rakamları ise toplam can kaybının sadece bir kısmına denk geliyor. Zira sadece belgeleyebildiklerini kayda geçiriyorlar. Krizin hangi tarafından bakarsak bakalım 21. yüzyılın en büyük insani felaketlerinden birisiyle karşı karşıyayız. Can kayıplarının çok büyük bir kısmını maalesef siviller oluÅŸturuyor.

Esed rejimi şimdiye kadar yüz binlerce Suriyeli sivilin hayatına kastetti. Kimyasal silah kullanımı, varil bombaları, sivil hedeflere yönelik hava saldırıları artık maalesef adiyattan hadiselere dönüştü. Buna rağmen krizin başından itibaren ısrarla rejimi bu suçlardan beri tutma gayreti var. Rejimin suç işleme kapasitesinin inkarı Suriye krizinin en büyük garabetlerinden birisidir.

Bu inkar gayreti yeni deÄŸil; daha krizin başından beri Suriye’deki sivil kayıpları görünmez bir yabancı güce yoruluyor. Ä°lk aylardaki barışçıl gösterilerde öldürülen sivillerin sorumluluÄŸu bile ya muhaliflerin kendilerine ya da dış güçlere hasrediliyor. O günlerdeki en kayda deÄŸer vaka, CisreÅŸÅŸuÄŸur’da öldürülen çok sayıdaki askerdi. Rejim yüz civarındaki askerin (infaz edilerek) öldürülmesinin sorumluluÄŸunu muhalefete atmıştı. Oysa sahadaki herkes bu askerlerin halka silah sıkmayı reddettiÄŸi için rejim tarafından infaz edildiÄŸi biliyordu. Kaldı ki muhalifler bırakın krizin henüz baÅŸladığı günleri, momentumun zirvesinde olduÄŸu günlerde dahi o miktarda bir askeri infaz edebilecek bir güce eriÅŸemedi.

Ayırt etmeksizin hedef alınan pazar yerleri, parklar, okullar, hastaneler, sivil yerleÅŸim yerlerinin cezai sorumluluÄŸu da rejimi ÅŸimdiye kadar hiç baÄŸlamadı. Kırmızıçizgi sadece kimyasal silahlar için çekildi; fakat bu da sahada bir deÄŸiÅŸiklik yaratmadı. Rejim kimyasal saldırıları dahi muhaliflerin kendilerinin yaptığını iddia etti. BM’nin ve diÄŸer uluslararası kuruluÅŸların rejimin sorumluluÄŸuna iÅŸaret eden raporları da hiçbir anlam ifade etmedi. Rejimin DoÄŸu Guta’daki kimyasal saldırısı sonrasında, Rusya’nın arabuluculuÄŸuyla kimyasal silahların tasfiyesi anlaÅŸmasına varıldı. Dosya o zaman için kapandı; ama kimse “rejimin elinde neden bu kadar kimyasal silah vardı” diye sormadı. Oysa kimyasal silah envanteri bile rejimin ÅŸiddet ve suç iÅŸleme kapasitesini göstermeye yeterdi.

Ne rejim bu envanteri tamamen teslim etti, ne de bu kimyasal silahları kullanmayı bıraktı. 2017’nin Nisan ayında bu sefer Han Åžeyhun’da rejim yine kimyasal silahlara sarıldı. ABD’nin kimyasal saldırının kaynağı Åžayrat Hava Ãœssü’nü Cruise füzeleriyle hedef almasıyla sonuçlanan Han Åžeyhun’dan sonra da maalesef tablo pek deÄŸiÅŸmedi. En son Duma’da gerçekleÅŸtirilen kimyasal saldırıya kadar çok sayıda benzeri saldırı kayda geçti.

 

Son yedi senedir uluslararası toplumun gözleri önünde iÅŸlediÄŸi suçlar ve özellikle kimyasal silah kullanımı, sadece rejimin suç iÅŸleme kapasitesine iÅŸaret etmiyor. Aynı zamanda Suriyelilerin 2011’de neden sokaÄŸa döküldüğü sorusunu da baÅŸka bir açıklamaya gerek kalmaksızın cevaplıyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.